HANGİ KUŞAKTANSINIZ ?
Gectğimiz ay Acıbadem Bursa grubunun doktorları ile bir eğitim yaptık. Konu “ X kuşağı Z ile nasıl anlaşır” gibi bir deneysel eğitimdi. Öncelikle x ve z kuşağı gibi kuşakları tanımlayayım.
Kuşak dediğimiz gruplar; Aynı yıllarda doğmuş olup, aynı çağın koşullarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, yazgıları yaşamış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş ve yeni bir anlayışta yeni bir yaşama duygusunda, yeni biçimlerde birleşen, eskiden belirgin çizgilerle ayrılan kişiler topluluğu. Halen kurumlarda “Bebek Patlaması Kuşağı”, “X Kuşağı” ve “Y Kuşağı” olmak üzere üç kuşak aktif olarak günümüzün çalışma yaşamında birlikte görev almakta ve kısa bir süre sonra da “Z Kuşağı” çalışma yaşamına katılmış olacak. Dünya tarihinde ilk defa bu kadar çok kuşak bir arada çalışmakta .
x kuşağı 1965-1980 arası doğan ve demografik olarak benzer özellikleri gösteren kuşak. X kuşağı kendini topluma zıt olarak gören, sert politik çıkışlar yapan, şimdiye dek görülmemiş giyim tarzına sahip olan,daha sert müzik türleri ve punk gibi farklı yaşayış biçimlerine sahip . saygın bir statüye sahip olma, para ve yüksek oranda sosyalleşme önemli motivasyonları.
Y kuşağı 1980 ile 2000 arasında doğanların oluşturduğu nesil, “internet kuşağı”, “Echo-Boomers”, “Millenial” ve “Nexters” adlarıyla da biliniyor. Bu kuşak sosyal ve iş hayatında yeni bir dönüşüm dalgası olduğunu iddia etmekte, onlara göreher şey elde edilebilir , modern teknoloji ve tüketim toplumu tarafından kuşatılmış bir çevrede büyümüşler. Bu kuşak için
günlük işlerinin dünyada olumlu bir değişime katkı sağladığını görmeleri, Yenilikçi fikirler üretmeleri için teşvik edilmeleri önemli. İnternetin olduğu yıllarda dünyaya gelen ilk kuşak bu nedenle farklı etnik kökenler ve kültürlerden bireyler ile günlük etkileşimi en yüksek olan kuşak ve iddiaların aksine üyeleri önceki kuşaklara göre çok daha fazla kültürel zenginliğe sahip
Bu tanımlardan sonra kuşakların günümüzdeki durumu ve iş dünyasındaki oranı nedir? oranlar şöyle; halen % 20-30 lar civarında ikinci dünya savaşı sonrası doğan kuşak var. % 40-50 ler civarında da bizler, X kuşağı bulunuyor.Ve asıl anlatmak istediğim noktaya geleyim. Sunumun sonunda çok iyi seçilmiş sorular geldi. Ana tema şuydu sorularda “ben çocuğumun, çalışanımın yetersiz ve sorumsuz olduğunu düşünüyordum, ama siz geleceğin çok kısa sürede onlara ait olacağını söylüyorsunuz”. Bu soruları yanıtlamaya çalışırken dehşet içinde şunu fark ettim. Biz hala kendimizi “gelecek” olarak görüyoruz. Biz hala sistemin belkemiğini bizim oluşturduğumuzu düşünüyoruz. İlginç olan sadece sağlık değil, politika, eğitim ve üretim deki karar verici kuşaklar “bebek patlaması ve x kuşağı kıdemlisi” olduğundan, genel kanı bu. Bu serseri, sorumsuz, akıllı telefondan ve markadan başka derdi olmayan çocuklara iş teslim etmek, sorumluluk vermek bize kabus gibi geliyor.
Yanılıyoruz. Feci halde. Y kuşağı çok kültürlü ve dünyaya entegre büyüyen ilk kuşak. En kötüsü bile bizden daha bireysel ama dünyaya daha açık. Doğal olarak teknolojikler, içinde büyüdüler bizim gibi “zorunluluktan” öğrenmediler. Dilleri daha iyi, internet üzerinden tüm dünyaya açık olduklarından önyargıları daha az. Her anlamda bizden iyiler. Sadece tanımları kavramları ve sosyalleşmeleri çok farklı. Bize anlatmıyorlar, çünkü bizi önemsemiyorlar bile. Eğer onların dillerini bilmiyorsanız, size “tamam” deyip geçiyorlar. Onların kavramları ve “jargonları” çok farklı. İş anlayışları, evlilik tanımları, aileden beklentileri bizim hayal edemeyeceğimiz şeyler. Gerçekten hayal edemiyoruz o dünyayı. Bir youtuber olmayı düşündünüz mü hiç veya nasıl olabileceğinize dair fikriniz var mı ? iki lisede anket yaptık, sonuçlar, gençleri yakından izleme çabama rağmen beni de çok şaşırttı. Anketi yaptığımız kuşak Z kuşağıdır önce bunu belirteyim. Liselilerin % 10 u güney kore’de okumak ve yaşamak istiyor, %30-50 arası Kore anime izliyor, make-up kulübü, yemek kulübü istiyor, comic-con ve veya confest yapalım mı dedik, katılım isteği % 50 oldu. Bunlar ne ? diye soruyorsunuz biliyorum, araştırın. Bu çocukların dünyası bu ve biz farkında bile değiliz. Sizin çocuğunuza sorun, lütfen 15 dakika yorumlamadan ve kesmeden dinleyin. Asosyal, evden çıkmıyor dediğiniz genç, mumbai’ dekilerle oyun oynuyor, Çin’den anime kıyafeti alıyor, izlanda ile instagram paylaşıyor. Kendilerince son derece aktifler ve bizim dünyamıza uzak bu aktiviteye, bizi alma niyetleri yok. Bizi “ezik” ve “looser” görüyorlar. Hızla değişmeliyiz. 60 yaş altı herkes az çok İngilizce çalışmalı. Çocuklarımızla oturup dizi ve kanal takibi yapmalıyız arada sırada. Mutlaka bilişimin okur yazarı olmalıyız. Özelikle mesleki alanda, çünkü on yıl içinde bu kuşakların oranı hızla artacak ve bizim gibi teknoloji cahili kuşak gerçek bir “dinozor” nesline dönüşecek. Ben 10-15 yıl içinde robotik olmayan cerrahinin yasaklanacağını düşünüyorum. Neden riske girsin ki sistem. Niçin titreme, enfeksiyon, kanama vb. riskleri alsın. Üstelik 80 yaşında da olsan oturduğun yerden sadece robotik kolu oynatarak yapacağın ameliyat çok daha kolay olacaktır. Ve tüm bunları öğrenmek demek, y ve Z kuşağı ile yoğun temas, onlarla sıkı diyalog ve dahası “biz onlara muhtacız” demek. Oysa çalışma sistemlerimiz, modası geçmiş saygı ve disiplin anlayışımız, uzlaşmaz ve ayrımcı politikalarımızla bu çok zor. “neden 08 05 de işe geldin” diye, parlak bir yazılımcıyı haşlarsanız, olacak olan tek şey o robot cerrahın size uyan kodlarını yazmak için aylar süren yazılımcı arama zahmetine tekrar katlanmaktır.
Galiba bizim kafamızdaki o “büyüklenmeci” ve “ben bilirim” ci tarzı değiştirmemiz lazım. Ülke ikliminin daha sert, daha ayrımlaşan şu havasında bu zor ama tüm çabamız bu olmalı. Yoksa bizim kuşağımız sadece geleceği değil, bu geleceği kuracak olan çocuklarımızla diyalog ve ortak yaşam kültürü oluşturma şansımızı da kaybedeceğiz.